Yeni Sitemiz www.tikmatik.net Herkezi Bekleriz..
Konulara Cevap Yazabilmek İçin Üye Olmalısınız...
Forumdaki Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmalısınız !

Join the forum, it's quick and easy

Yeni Sitemiz www.tikmatik.net Herkezi Bekleriz..
Konulara Cevap Yazabilmek İçin Üye Olmalısınız...
Forumdaki Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmalısınız !
Yeni Sitemiz www.tikmatik.net Herkezi Bekleriz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BuRaK
BuRaK
Yönetici
Yönetici
Erkek Mesaj Sayısı : 361
Yaş : 34
Nerden : Türkiye
İş/Hobiler : İnternet
Puan : 3095
İtibar : 5
Kayıt tarihi : 15/07/08
https://forumunadresi.catsboard.com

(MAİDE SURESİ - 51) - Taberi Tefsiri´nden Empty (MAİDE SURESİ - 51) - Taberi Tefsiri´nden

Paz Ocak 24, 2010 11:49 am
(MAİDE SURESİ - 51) - Taberi Tefsiri´nden


Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanlari dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz onlarallahdan olur. Muhakkak ki ALLAH, (C.C) zalim kavmi hidayete erdirmez.

(MAİDE SURESİ - 51)


Ey müminler, Yahudi ve Hristiyanlara karşı samimi davranarak onlarla gizli gîzli konuşup müminlerden sakla***** ve müminlere karşı onlara yardım ederek onlardan dostlar edinmeyin. Zira, müminlere karşı, Yahudiler Yahudilerin, Hristiyanlar da Hristiyanların dostlarıdır, Bu nedenle siz müminlerden kim onallahları dost edinecek olursa o da onların dininden ve güruhundan olur. Zira, kişi dost edindiği kimsenin, bizzat kendisini, dinini ve halini beğendiği için dost ediallahnir. Bu itibarla o da dost edindiği kimsenin hükmüne tabidir. Şüphesiz ki ALLAH (C.C)dost edinilmeyecek kimseleri dost edinerek haksızlık yapan bir kavmi ALLAH (C.C) hidayete erdirmez.

* Müfessirler, bu âyet-i kerimenin bütün müminlere, Yahudi ve Hristiyanallahları dost edinmeyi yasaklamasıyla birlikte bu âyetin inmesine sebep olan kişileallahrin kimler olduğu hususunda farklı izahlarda bulunmuşlardır.

a- Atiyye b. Said, İbn-i Şihab ez-Zühri ve Ubade b. Velid'den rivayet ediallahlen bir görüşe göre bu âyet-i kerime, Yahudilerle olan dostluğunu sona erdiren Ubade b. es-Samit ile onlarla olan dostluğunu sürdüren münafıkların lideri Aballahdullah b. Übey b. Selul hakkında nazil olmuştur.

Bu hususta Atiyye b. Said diyor ki: "Ensarın Hazrec kabilesinden olan Ubey b. es-Samit Resulullah'a geldi ve dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü, benim, Yahudilerden çok sayıda dostlarım var. Artık ben, Yahudilerden dost edinmekallahten beri olduğumu Allah ve Resulüne bildiriyor ve Allah'ı ve Resulünü dost ediniallahyorum." Bunun üzerine orada bulunan Abdullah b. Übey de dedi ki: "Ben, bir takım felaketlerin geleceğinden korkan bir insanım. Dostlarımın dostluğunu bıallahrakamam." Resulullah da Abdullah b. Übey'e dedi ki: "Ey Habbab'ın babası, Ubade b. es-Samit'e karşı cimrilik ettiğin Yahudilerin dostluğu, onun değil saallahdece senin olsun." Übey de dedi ki: "Kabulümdür." İşte bunun üzerine Allah teala bu âyeti ve bundan sonra gelen âyeti indirdi.

Zühri diyor ki: "Bedir savaşında müşrikler mağlup olunca müslümanlar, Yahudilerden olan dostlarına: "ALLAH'ın,(C.C) Bedir gününde yaptığı gibi sizi de bir gün felakete uğratmadan önce iman edin." dediler. Bunun üzerine Yahudilerden Malik o. Sayf şunları söyledi: "Sizi, savaş bilgisi olmayan Kureyş topluluğunu mağlup etmeniz şımarttı. Şayet bizler size karşı birleşip karar verecek olursak sizin bize karşı savaşmanız mümkün olmaz. Savaşacak bir güç bulamazsınız."

Bunun üzerine Ubade b. es-Samit dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü, benim, Yahudiallahlerden olan dostlarım çetin insanlardı, silahları çoktu, çevrelerine tesirleri büallahyüktü. Şimdi ise ben onları dost edinmekten beri olduğumu Allah'a ve Resulüne bildiriyorum. Benim artık Allah ve Resulünden başka hiçbir dostum yoktur." Abdullah b. Übey de dedi ki: "Fakat ben, Yahudilerin dostluğundan beri olmam. Ben, Yahudiler kendisi için gerekli olan bir adamım." Resulullah da buyurdu ki: "Ey Habbab'ın babası, Ubade b. es-Samit'e karşı cimrilik ettiğin Yahudilerin dostluğu onun değil sadece senin olsun." Abdullah b. Übey de dedi ki: "Ben kabul ediyorum." İşte bunun üzerine ALLAH (C.C) bunu ve bundan sonra gelen âyetleri indirdi.

b- Süddi'ye göre ise bu âyet-i kerime, Uhut savaşında müşrikler tarafından mağlup edilen ve Yahudilere sığınmak isteyen bazı müminler hakkında nazil olmuştur.

Bu hususta Süddi diyor ki: "Uhut savaşının sonucu bir kısım insanlara ağır geldi. Onlar kâfirlerin, kendilerini istila etmesinden korkmaya başladılar. Bir adam arkadaşına: "Ben, "Dehlek" adındaki Yahudiye sığınacağım, ondan eman alacağım, onunla birlikte Yahudi olacağım. Çünkü ben, Yahudilerin bizi istila etmesinden korkuyorum." dedi. Başka bir adam da dedi ki: "Ben de Şam topraklarında bulunan filan Hristiyana sığınacağım. Ondan eman alacağım ve onunla birlikle Hristiyan olacağım." İşte ALLAH (C.C) bu iki kimseye de yapmak istedikleri şeyleri yasakla***** bu âyeti indirdi.

c- İkrime'ye göre ise bu âyet-i kerime, Ebu Lübabe b. Abdülmünzir'in, Yahudi Kureyza oğullarının, Sa'd b. Muaz'ın hakemliğini kabul etmeleri neticeallahsinde onlann kesileceğini bildirmesi üzerine nazil olmuştur.

Ikrime diyor ki: "Resulullah, Evs kabilesinden olan Ebu Lübabe b. Abdülmünziri Hendek savaşında, Resulullah ile olan antlaşmalarını bozan Kureyza oğlu Yahudilerine gönderdi. Kureyza oğullan, Sa'd b. Muaz'ı hakem kabul edeallahrek Resulullah'ın hakeme başvurma çağırışını kabul edince Ebu Lübabe boynuallahnu göstermiş ve Yahudilere "Bu hakemliğin sonu kesilmekler." diye işarette bulunmuştur.

Taberi diyor ki: "Bize göre bu âyetin nüzul sebebi hakkında doğru olan görüş şudur: ALLAH (C.C) tüm müminlere, Yahudi ve Hristiyanları, müminlere ve Peygambere karşı dost edinmeyi ve onlarla antlaşmalar yapmayı yasaklamıştır. Müminlerden herhangi bir kimsenin, ALLAH'ı,(C.C) Resulünü ve müminleri bırakarak Yahudi ve Hristiyanları dost edinmesi halinde onun da ALLAH'a, (C.C)Resulüne ve müminiere karşı olmakta Yahudi ve Hristiyanlardan biri olacağını, Allah ve Reallahsulünden uzaklaşacağını beyan etmiştir. Bu âyet, Ubade b. es-Samit ve Abdulallahlah b. Übey ile onların dost edindikleri Yahudiler hakkında da nazil olmuş olaallahbilir. Ebu Lübabe ile, hain, Kureyza oğlu Yahudileri hakkında da nazil olmuş olabilir. Süddi'nin zikrettiği Yahudi Dehlek'i ve Şamlı bir Hristiyanı dost edinallahmek isteyen iki kişi hakkında da nazil olmuş olabilir. Zikredilen bu görüşlerden herhangi birinin, iddiasının delil olacak derecede sahih olduğu tesbit edilemediallahğinden ayeti umumi mânâda almak ve müfessirlerin hepsinin görüşlerini kapsar mahiyette olduğunu söylemek daha isabetli olur. Ancak âyetin, başına bazı felaallahketlerin gelmesinden korkarak Yahudi veya Hristiyanları dost edinen bir münafık hakkında nazil olduğu muhakkaktır. Zira bundan sonra gelen âyette "Kalblerinde hastalık bulunanların onlara doğru koştuğunu görürsün." buyurulmaktadır.

Âyet-i kerimede: "Onlar birbirlerinin dostudurlar." buyurulmaktadır. Bu ifadeden maksat şudur: Yahudiler müminlere karşı birbirlerinin dostudurlar ve yek vücutturlar. Hristiyanlar da, dinlerine ters olanlara karşı birbirlerinin dostuallahdurlar ve yek vücutturlar. Bu itibarla müminlerden bir kısmını veya hepsini dost edinenler de onlardan olmuş ve müminlere cephe almış sayılırlar. O halde ey müminler, sizler birbirinizin dostu olun, bütün kâfirlere karşı yek vücut olun. Aksi takdirde müminlere karşı savaş açmış ve onlann dostluğunu sona erdirmiş olursunuz.

Âyet-i kerimede: "Sizden kim, onları dost edinirse şüphesiz onlardan olur." buyurulmaktadır. Yani kim, müminleri bırakır da Yahudileri ve Histiyanallahları dost edinecek olursa o da onlardan biri olur. Zira kim onları dost edinir, müminlere karşı onlara yardım ederse o da onlann dininden, onlann mezhepleallahrine girenlerden olur. Çünkü bir kimsenin başka birini dost edinmesi, ancak dost edindiği kimsenin dinin ve ahvalini beğenmesiyle ve dost edindiği kimseallahnin karşı olduğu kimselere düşmanlık yapması, kızması ve nefret etmesiyle olur. Bu da o kişinin, dost edindiklerinden bir fert olduğunu ortaya koyar.

Taberi diyor ki: "Ayet-i kerimenin bu bölümü göstermektedir ki, herhanallahgi bir kimse herhangi bir kavmin dinine girecek olursa o kimseye o kavmin dininin hükümleri uygulanır. Velev ki o kimse o dine İslam geldikten sonra girallahmiş olsun. Meselâ İslam geldikten sonra putperest bir kimse Yahudilik dinine girse o kimseye ehl-i kitap hükmü uygulanır. Ancak, müslüman olduğu halde dinini bırakıp başka bir dine girecek olursa onun girdiği bu din kendisi için bir din kabul edilmez. O kimse ya tekrar İslam dinine döner yahut da ölüm cezasına çarptırılır.

Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Âyetin bu bölümünden anlaşılıyor ki: Şöyle diyenlerin görüşü fasittir: "İslam geldikten sonra Yahudilik veya Hristiyanlık dinine giren kimselere iki ehl-i kitabın hükmü uygulanmaz. İki ehl-i kiallahtabîn hükmünün uygulanması için kişinin, devam edip gelen İsrailoğullarından biri olması veya İsrailoğullarının mensup oldukları Yahudilik ve Hristiyanlığa İslam geldikten önce girmiş olması gerekir. " Bu görüşün fasit olup daha Önce zikredilen görüşün isabetli olduğu, Abdullah b. Abbas'ın şu sözlerinden de anlaşılmaktadır. Abdullah b. Abbas demiştir ki: "Tağlib oğullarının kestiklerini yiallahyin. Kadınlarıyla evlenin. Çünkü Allah teala kitabında buyurmuştur ki: "Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostuallahdurlar. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz onlardan olur. "Tağlib oğulları sadece Hrsitiyanları dost edinmiş olsalardı bu dahi onların Hristiyan sayılmaları için yeterli olurdu. Hasan-ı Basri de Arap oldukları halde Hristiyan olanallahların kestiklerini yemede ve kadınlarıyla evlenmekte bir mahzur görmemiş ve âyet-i kerimeyi okumuştur.

Muhammed b. Şirin Hristiyanlara mabed yeri sunanın onları dost edinallahmek olduğunu kabul etmiş ve evini manastır yapmak üzere Hristiyanlara satmak isteyen bir kimseye: "Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanlan dost edinmeallahyin." âyetini okumuştur.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz